- Carl SAGAN
Astronomi. İnsanlığın ilk zamanlarında, geceleri ateşin etrafına oturup gök yüzüne doğru başlarını kaldırmalarıyla başlayan ve asırlar boyu süren macera. Bizim maceramız ise şimdi başlıyor.
Astronomi, kelime anlamı olarak "gök bilimi" demektir. İnsanlar ilk çağlarda gök yüzüne baktıkları zaman, sonsuz noktalar kümesi gördüler. O zamanlarda insanların ne düşündüğü hep merak konusudur. Anlam veremedikleri noktalar gök yüzünde, o büyük tanrı "Güneş", battıktan sonra ortaya çıkan bu gizemli noktalar...
İlk çağ insanları Güneş'i genel olarak yüce varlık olarak görürlerdi. O hayat vericiydi. Varlığında güvendeydiniz, yokluğunda tehlikede. Aslında onu yüce görmeleri hiç de şaşırtıcı değildir. İnsanların ne zaman yıldızların hareket ettiğini fark ettiklerini bilmiyoruz. Fakat bu, astronominin büyük ihtimalle ilk kıvılcımlarını oluşturuyor. Bunu daha sonra karanlığın efendisi, Ay'ın şekilleri izliyor.
Ay, ilk insanlar için ikinci bir yüce varlıktı. O zamanlar insanlar, gündüzleri avlandıkları için gök yüzünü incelemeye vakit bulamazlardı. Çünkü bu hayati bir konuydu. Eğer et yoksa yaşamını daha fazla sürmenin hiçbir yolu olmazdı. Geceleri ise yaktıkları ateşin etrafında bütün aile beraber oturur, etleri yerlerken gök yüzünü izlemeye fırsatları olurdu. Gerçi, bugün bile hangimiz gök yüzünü izliyoruz ki? Sabah işimize gidiyoruz, ya masanın başında ya da yorgun ve telaşlı şekilde insanların arasında. Akşam eve gidiyoruz ve üstü kapalı olan sığınağımıza gidip günün kazandırdıklarını yiyoruz. Aslında bizim durumumuz daha da içler acısı. Biz gök yüzünü gece de izleyemiyoruz. Ya üzerimizdeki betondan, ya da şehrin ışıklarından.
İnsanlar Ay'ı geceleri izlemeye başladıkları sıralarda, Ay'ın farklı şekillerinin de bir düzeni olduğunu keşfettiler. Ay düzenli olarak gözüküyor hatta düzenli olarak şekil değiştiriyordu. Bazıları Ay'ın bu şekillerinin insanlara bir mesaj olduğunu düşündüler. Ay, ışığını az verdiğinde size kızmıştı. Ay, ışığını çok verdiğinde ise sizi mükafatlandırıyordu.
İlk atalarımızı geride bıraktığımızda ise astronominin çağlar boyunca, insanların en büyük uğraşlarından birisi haline geldiğini görüyoruz.Eğer milattan önce 24. yüzyılda, Mısır'da yaşıyorsanız gök demek, ölüm-kalım demekti. Antik Mısırlılar geceleri gök yüzüne bakarak Nil'in ne zaman öfkeyle taşacağını anlıyorlardı. Bundan önce ise Nil'in öyküsü çok hazinlidir.
![]() |
Antik Mısır'da, ayları ve günleri gösteren; önemli olayların yer aldığı bir takvim. |
Başka bir coğrafyaya gittiğimizde gök yüzünün daha farklı anlamlarıyla karşılaşıyoruz. Mezopotamya'dayız. Uygarlıkların beşiği, insanlığın modernleşme çabasında attığı ilk adımların izleri burada. Bu adımların içerisinde en önemlileri asker, hukuk ve bilimdir. Gök biliminin atılan tohumları işte tam burada yeşerecek, tıpkı Mısır'da olduğu gibi. Fakat burada gök bilimi daha farklı şeyler ifade edecek insanoğlu için.
![]() |
Halley kuyruklu yıldızını rapor eden bir tablet. M.Ö. 164 |
Astronomi insanoğlunun tarlasında ilk böyle filizlendi. Tabi bu daha başlangıç. Gök bilimi, insanoğlunun hiç beklemediği kadar hızlı geliştiği zamanlara da şahit olacak; Engizisyon Mahkemeleri'nde çürümeye yüz tuttuğu zamanlara da. Serüvenimiz daha yeni başladı.
Hazır olun!